Görünmeyen Gövde: Halkın Algısını Şekillendiren Yapılar

 Toplumun gündemine yıllar boyunca “örgüt”, “cemaat” veya “yapılanma” olarak sunulan bazı oluşumlar, aslında çok daha büyük bir sistemin sadece dallarıdır. Bu yapılar, belirli dönemlerde suçları örtbas etmek, dikkati asıl merkezden uzaklaştırmak ve halkın bilincini yönlendirmek amacıyla büyütülür, desteklenir ve zamanla milletin karşısına “tehlike” etiketiyle çıkarılır.

Bir düşünün:
Bazen bir isim ya da lider figürü, ülkesinde bile bulunmadığı halde, onun adına büyük etkinlikler düzenlenir, medyada övülür, parlatılır ve halka dayatılır.
Amaç bellidir — o ismi kitlelerin zihnine kazımak, geniş kitlelerle temas ettirip zamanı geldiğinde de o isim üzerinden toplumu yönlendirebilmektir.

Bu tür projelerde “kahramanlaştırma” ve “şeytanlaştırma” süreçleri birbiriyle bağlantılıdır.
Önce bir isim ya da kurum olağanüstü şekilde yüceltilir, ardından aynı isim bahane edilerek devletin iç mekanizmaları yeniden şekillendirilir.


Algı Yönetiminin Anatomisi

Bir yapı ne kadar büyütülürse, o yapının “çökertilmesi” de o kadar büyük bir tiyatroya dönüşür.
Topluma bir “kahraman – hain” hikâyesi sunulur; insanların kimin neyi neden yaptığını sorgulamasına fırsat bırakmadan taraf tutmaya zorlanır.
Bu sırada asıl amaç – yani gerçek suçların ve suçluların üzerini örtmektir ve bu görev – sessizce yerine getirilir.

Sistemin en güçlü silahı budur:

Kitlelerin öfkesini yönlendirmek, dikkatini asıl yerden uzaklaştırmak.”


Sessiz Onay ve Paydaşlık

Tarihte birçok benzer örnek vardır:
Bazı yapılar, baştan beri işbirliği içindedir.
Bir yandan “muhalif” görünürler, öte yandan birbirini besleyen dişliler gibi çalışırlar.
Toplum şüphelenmeye başladığında ise, “yeni düşman” senaryosu devreye girer ve dikkat yeniden başka yöne çevrilir.


Sonuç: Gerçek Hesaplaşma Hâlâ Yapılmadı

Bugün hâlâ bazı kesimler, bilerek veya bilmeyerek olayları tek boyutlu yorumluyor.
Yani aynı gövdeye bağlı dalın bir bölümünü suçlayıp diğer bölümünü aklayarak sürece hizmet ediyor. Aslında bu yöntem, aynı gövdeye ait dalı ikiye bölerek  iki dal arasında milleti uyutarak taraf tutturmaya zorlayarak zaman kazanmaktır.
Eğer bir sistemin hem suçunu hem de suçlusunu aynı el belirliyorsa, orada gerçek hesaplaşma  değil, aldatmaca vardır.

Gerçek yüzleşme, isimlerle değil, bu sinsice planlanmış yıkıcı-bölücü ideolojiyi besleyip büyüten mekanizmalara karşı yapılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SİRİUS'un ÇOCUKLARI

Tek Güce Teslim Edilen Bir Dünya

  Her güç dengeyle sınanır; her denge adaletle korunur. Tek güce teslim edilen dünya, insanlığın ortak vicdanını kaybetme riski taşır.   Tek...